İddia: ABD, İran’a karşı atmosfer dışına çıkan füzesavarları kullanmış olabilir

ABD’nin İngiltere ve Fransa’ya ait uçaklarla birlikte İran’ın İsrail’e fırlattığı insansız hava araçları (İHA) ve füzelere müdahale etmesinin ardından ABD’nin faaliyetleriyle ilgili ortaya yeni bir iddia atıldı. ‘The War Zone’ (Savaş Bölgesi) isimli internet sitesinden Joseph Trevithick’in haberinde, ABD Donanması’nın İran’ın İsrail’i hedef alan saldırılarına karşı atmosfer dışına çıkabilen Standart Füze 3 (SM-3) füzesavarları kullanmış olabileceği öne sürüldü. Haberde, bu yönde ‘kuvvetli işaretler’ olduğu ileri sürüldü.

ABD ordusunun İran’ın İsrail’e saldırılarının savuşturulmasındaki rolünü inceleyen The War Zone, ABD basınında çıkan haberlere dayandırdığı incelemesinde, ABD Donanması’nın Doğu Akdeniz’de iki güdümlü füze muhrip gemisinden Aegis füze savunma sistemi kullanarak en az dört balistik füzeyi vurarak düşürdüğünü aktardı. Buna göre, ‘Arleigh Burke’ sınıfı USS Carney, en az üç balistik füzeyi vurarak düşürmüş, USS Arleigh Burke da en az bir tanesini daha imha etmişti. The War Zone, Aegis Balistik Füze Savunma Sistemi’nde (BMD) öncelikli olarak SM-3 ve SM-6 füzesavarların varyantlarının kullanıldığına dikkat çekti.

‘İSRAİL’İN ARROW 3’LERİ DE ATMOSFER DIŞINDA FAALİYET GÖSTEREBİLİYOR’

SM-6’ların ilk olarak yakın zaman önce Kızıldeniz’de kullanılmış olduğuna ilişkin haberlere dikkat çekilen araştırmada, SM-3 serisi füzesavarların, aralarında kıtalararası balistik füzeler (ICBM) de olmak üzere balistik füzelere, seyirlerinin orta aşamasında Dünya’nın atmosferinin dışında müdahale etme kabiliyetinin olduğuna dikkat çekildi. Buna göre, SM-3’ler daha önce test aşamasında pek çok balistik füzeye karşı kabiliyetlerini sergilemiş, 2018’de de kontrolden çıkan bir ABD casus uydusunu imha etmişti.

On yıllardır test aşamasında olan SM-3, şu ana kadar herhangi bir ‘düşman tehdidine’ karşı kullanılmamıştı. Bu füzesavarların İran’a karşı kullanılmış olabileceğini iddia eden siteye göre, bu kullanıma işaret eden ‘başka işaretler’ de mevcut. Sosyal medyada paylaşılan videolara yer verilen incelemede, bu görüntülerin İsrail üzerinde, atmosferin dışındaki hedeflere müdahaleleri gösterdiği ileri sürüldü. The War Zone, bu noktada İsrail’in kendi Arrow 3 balistik füzesavarlarının da Dünya’nın atmosferinin dışındaki hedeflere müdahale edebildiğini ve hedeflerini yok etmek için ‘kinetik öldürme araçlarını’ kullandığını hatırlattı.

‘İSRAİL’İN FÜZESAVAR SİSTEMİ ÇOĞUNU DÜŞÜRDÜ’

Anadolu Ajansı’nın aktardığına göre, eski İngiliz subayı ve İngiltere’de risk inceleme şirketi yöneticisi Justin Crump da İran’ın İsrail’e saldırısına dair iNews haber sitesine yaptığı açıklamada, balistik füzelerin seyir füzelerine, seyir füzelerinin de insansız hava araçlarına (İHA) kıyasla daha zor düşürülebildiğine işaret ederek, İsrail’in, Arrow-3 füzesavar sistemi, Demir Kubbe ve “Davut Sapanı” isimli hava savunma sistemleriyle İran füzelerinin ve insansız hava araçlarının çoğunu düşürdüğüne dikkat çekti.

Crump, İran’ın, en gelişmiş silah sistemlerini kullanmamayı tercih ettiğini, bunun ‘sistemlerinin gerçekten işlevsel olmadığını veya bir mesaj göndermeye çalıştığını gösterebileceğini’, bu durumda ‘mantıklı’ seçeneğin en eski füzeleri kullanmak olduğunu savundu.

İngiltere Kraliyet Hava Kuvvetleri’nin (RAF) Irak ve Suriye’de IŞİD’e karşı kullandığı uçakların, daha çok ABD uçaklarına destek vermek amacıyla havalanmış olabileceğine değinen Crump, “Bunlar (RAF uçakları) özel olarak füzeleri düşürmek için havalandırılmadı ama onlara, ‘bir insansız hava aracı görürseniz, düşürün’ talimatı verilmiş olabilir” dedi.

‘ÇOK FAZLA BİR ŞEYE ULAŞAMADILAR’

Crump, Kızıldeniz’de konuşlu ABD’nin “USS Carney” muhribinin de balistik füze tehdidine karşı koyabilme özelliğinin bulunduğunu hatırlatarak, “ABD uçakları seyir füzelerini ve insansız hava araçlarını düşürmeyi hedeflerken, USS Carney’nin hava savunma sistemi ise düşürülmesi daha zor olan balistik füzeleri hedefliyordu” dedi.

Öte yandan, İran’ın saldırılarının engelleneceğini bildiğini söyleyen Crump, “Çok fazla bir şeye ulaşamadılar ve bu (İran) tehdidinin hafiflemiş olabileceğini gösterdi” diye konuştu.

Ne olmuştu?

İsrail, İran’ın Suriye’nin başkenti Şam’daki konsolosluk binasına 1 Nisan Pazartesi günü hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan ikisi general rütbesinde toplam yedi İranlı yetkili ve altı Suriye vatandaşı ölmüştü. İran, İsrail’in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran’ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İran, 13 Nisan’ı 14 Nisan’a bağlayan gece İsrail’e yüzlerce kamikaze insansız hava aracı (İHA), balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştı. İran bazı hedeflerin vurulduğunu, İsrail ise saldırıların çoğunun hava savunma sistemlerince önlendiğini ancak güneydeki bir askeri üsse füze isabet ettiğini açıklamıştı. İsrail basını, Tel Aviv yönetiminin İran’ın hava saldırısına karşı ‘açık ve etkili’ şekilde karşılık verme kararı aldığını aktarmıştı.

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir