İstanbul Doğa Savunmaları: “Yönetenlerin Görevi Ülke Ormanlarını Yağma ve Talana Açmak Değil Korumak ve Gelecek Kuşaklara Aktarmak Olmalıdır”

Haber- GAYE ŞEYMA CAN/ Kamera- SADIK KARAKULOĞLU

İstanbul Doğa Savunmaları (İDS), İstanbul Kuzey Ormanları’nda toplam 1 milyon 137 bin m2 ormanın “orman sınırları dışına çıkarılması”na karşı Kadıköy’de basın açıklaması yaptı. Açıklamayı okuyan Zuhal Turhan, “Ek 16. madde ile ülkede ormansızlaşmanın ve orman bozulmasının artacağı çok açıktır. Yönetenlerin görevi; ülke ormanlarını bu tür yağma ve talanlara açmak değil, bir an önce Paris İklim Anlaşması ile Glasgow Liderlerinin Ormanlar ve Arazi Kullanımı Deklarasyonu’na attığı imzalara sahip çıkarak ülke ormanlarını korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak olmalıdır” dedi.

İstanbul Doğa Savunmaları (İDS), İstanbul Kuzey Ormanları’nda toplam 1 milyon 137 bin m2 ormanın daha “orman sınırları dışına” çıkarılmasına karşı Kadıköy’de bulunan Karaköy İskelesi önünde basın açıklaması düzenledi. Grup adına basın açıklamasını okuyan Zuhal Turhan şunları söyledi:

“2018’DE ORMANLARI YOK EDECEK BİR DÜZENLEME DAHA YAPILMIŞTI: Kamuoyunun 2/B olarak bildiği ve 1973 yılından günümüze kadar ‘Bilim ve fen bakımından orman niteliğini kaybettiği’ gerekçesiyle 626 bin hektar orman alanı, orman dışına çıkarılmış ve 2012 yılında yürürlüğe giren 6292 sayılı kanunla da işgalcilerine öncelik tanınarak, parayı yatıranın mülkiyetine devredilmişti. 2/B ile orman sınırları dışına çıkarma uygulaması yağma ve talan için yeterli olmamış ki 2018 yılının nisan ayında torba yasanın içine serpiştirilen birkaç maddeyle ormanlarımızın önemli bir kısmını yok edecek yeni bir düzenleme daha yapılmıştı.

Orman Yasası’na eklenen bu ek madde 16 ile, Bakanlar Kuruluna/Cumhurbaşkanına istediği orman alanını orman rejimi dışına çıkartma yetkisi verildi.  Konuyu bilen herkesin Anayasa’ya aykırı olduğu konusunda hem fikir olduğu bu ek 16 Madde ne demekti: Bu ek maddede; ‘…bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlar…’ içinde Cumhurbaşkanınca belirlenecek alanların orman dışına çıkarılacağı ve orman sınırları dışına çıkartılan alanın iki katından az olmamak üzere yeni orman tesis edileceği yazmaktadır.

BİR ORMAN EKOSİSTEMİNİN OLUŞMASI ONLARCA YIL ALIYOR: Aslında ister iki kat, isterse 10 kat olsun bir yerdeki doğal orman alanını yok ettiğinizde, yapılan yeni ağaçlandırmalarla onu geri getiremeyeceğinizi, ormanların ağaç toplulukları olmaktan öte bir ekosistem olduğunu, bir orman ekosisteminin oluşması için onlarca yıl geçmesi gerektiği çoğu kişi tarafından bilinmektedir.

Kamuoyunun açık bir şekilde anlayacağı şekilde ifade etmek gerekirse; ek madde 16,  ormanda gözüne kestirdiğin yeri getir, ben oraya ‘taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alan’ muamelesi yaparak, önce orman sınırı dışına çıkarıp, sonra sana devrederim demekten başka bir anlama gelmez. İlgili yönetmelikte orman dışına çıkarılacak yerlerin çevre ve şehircilik il müdürlükleriyle, milli emlak müdürlükleri tarafından talep edileceğinin yazması tam da bu anlama gelmektedir.

BU EK MADDE BİN 500 HEKTARI SATIŞ OLANAKLI HALE GETİRDİ: Tüm bu gerçeklere rağmen, önce bakanlar kuruluna, Cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonra da Cumhurbaşkanı’na istediği alanları orman dışına çıkarma yetkisi veren ek 16. madde uygulaması ile yasanın yürürlüğe girdiği 2018 yılından  bugüne kadar, bin 500 hektarı geçen orman alanı orman sınırları dışına çıkarılmış ve bu alanlar ‘hak sahibi’ olarak tanımlanan işgalcilerine satışı olanaklı hale getirilmiştir.

Bugüne kadar orman sınırları dışına çıkarılan alanlar yetmemiş olacak ki;12 Aralık 2023 tarihinde ise yine bir gece yayınlanan Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile 80 bin m2’si İstanbul’da olmak üzere 11 ilde toplam 1 milyon 137 bin m2 orman alanı daha bir gecede orman sınırları dışına çıkartılmıştır.

KUZEY ORMANLARI PROJELERLE DELİK DEŞİK EDİLDİ: İstanbul’un Kuzey Ormanları, 3. Köprü, Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Havalimanı gibi mega rant projeleri ile zaten delik deşik edilmiş ve inşaat talanına açık hale getirilmiştir. Bu uygulama ile işgalcilerin bu alanları devletten çok ucuza alarak, özellikle İstanbul’da çok büyük rantlar sağlayacağı bir gerçektir. Açıkça; orman alanı üzerinde ev, bina vb. yaparak halkın ormanını işgal edenler cezalandırılmaları gerekirken 2/B uygulamasında olduğu gibi ödüllendirilmiş olacaktır. Bu düzenleme 2018 yılına kadar orman işgali yapanları ödüllendiren bir düzenleme olduğu gibi, bu yolla yeni orman işgallerini de teşvik edecek, bu ödüllendirmeden cesaret alanlar ormanları işgal etmeye devam edecektir. Kuraklıktan müsilaja büyük bir ekolojik krizin içinde kalan İstanbul’un daha fazla betona değil, suyun, nefesin, yaşamın kaynağı olan ormanlara ihtiyacı olduğunu yönetenler ne zaman anlayacaklar.

ORMANLAR SADECE AĞAÇ DEĞİLDİR: Orman sadece ağaç değildir. Orman; canlı ve cansız varlıklardan oluşan bir ekosistem olup, ülke ormanları ciddi bir biyoçeşitliliğe sahiptir ve içinde 494 kuş ve 169 memeli hayvan türünü barındırmaktadır. Bu ekosistemin hakim unsuru olan ağaçlar olmasa da orası yine orman sayılır. Bilindiği gibi Orman Kanunu’nun birinci maddesinde orman tanımlanırken ‘Tabii olarak yetişen veya emekle yetiştirilen ağaç ve ağaççık toplulukları yerleriyle birlikte orman sayılır’ der. Yani sadece üzerindeki ağaçlar değil, altındaki toprak da ormandır. Bir ormandaki bütün ağaçlar yanıp yok olsa da madencilik vb. amaçlarla kesilip yok edilse de oradaki toprak kaldırılıp altındaki maden çıkarılmış olsa da orası halen hukuken ormandır. Bir yerin orman vasfını kaybetmesi eğer insanlar üzerine beton dökmemişse, yanardağdan gelen lavlar üstünü kapatmamışsa veya ırmağın önü heyelanla kapanıp geride kalan ormanlar su altında kalmamışsa bilimsel olarak da mümkün değildir.

Orman içi açıklıklar ormanın bir parçasıdır ve yaban hayvanları için beslenme ve su içme alanıdır. En fazla canlı türü sık orman alanlarında değil, ek 16. madde ile yerleşime açılması öngörülen taşlık, kayalık gibi açık alanlarda olur ve bu alanlar biyolojik çeşitlilik açısından sıcak noktalardır.

EK 16. MADDEYLE ORMAN BOZULMASININ ARTACAĞI ÇOK AÇIKTIR: Anayasa’nın 169’uncu maddesi, ‘Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez’ hükmü ile devleti, ormanları korumak ve sahalarını genişletmekle görevlendirmiştir. Oysa; ek 16 madde, ormanları korumak bir yana ormanları işgal edenleri ödüllendirmekte ve yeni işgalleri teşvik etmektedir. Devletin yapması gereken orman alanlarını işgal edenleri ödüllendirmek değil, işgal edilen orman alanlarındaki yapıları yıkarak o alanları yeniden ormanlaştırmaktır.

Ek 16. madde ile; ülkede ormansızlaşmanın ve orman bozulmasının artacağı çok açıktır. Yönetenlerin görevi; ülke ormanlarını bu tür yağma ve talanlara açmak değil, bir an önce Paris İklim Anlaşması ile Glasgow Liderlerinin Ormanlar ve Arazi Kullanımı Deklarasyonu’na attığı imzalara sahip çıkarak ülke ormanlarını korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak olmalıdır.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir